İslama göre sperm bankası helalmi harammi?
SPERM BANKALARININ İSLAM HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Hanife BİLGİN
(Eğitimci)
İnsanların en tabii hakları arasında bulunan çocuk sahibi olma arzusu dinimizce de teşvik edilmiştir. Zaten ailenin kuruluş amaçlarından birisi de çocuk sahibi olmak, onların geleceklerini hazırlamak, sosyal ve kültürel değerlerin devamını sağlamaktır. Ancak İslam dini, meşru evlilik dışında çocuk sahibi olma yollarını yasaklamış ve bunu toplumsal bozulmanın nedeni olarak görmüştür. İslam’ın evliliği teşvik edip zinayı, nesil, nesep ve aileyi zayıflatabilecek her türlü tehlikeyi yasaklaması netice itibariyle insanın saygınlığını artırmakta, toplum ve aile yapısını tahkim etmektedir.
İslam’a göre diğer bütün nimetler gibi çocuk da Allah vergisidir. Bu hususta Cenab-ı Hak ”Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, ne dilerse onu yaratır. Kimi dilerse ona kızlar bağışlar, kimi dilerse ona erkekler lütfeder. Yahut erkekler, dişiler olmak üzere çift verir. Kimi de dilerse onu kısır bırakır. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, her şeye kadirdir.”(Eş-şuara 42/49-50) buyurmaktadır. Ancak Allah Teâlâ yarattığı her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Tabiat kanunu denilen bu sebepleri araştırıp keşfetmek ve meşru bir arzuya kavuşmak için uygun sebeplere sarılmak, kader inancı ile çatışmaz. Bu yüzden kısırlığı sebebiyle çocuk sahibi olamayan eşlerin tedavi yoluna gitmelerinde ve bu tedavi sonucu çocuk sahibi olmalarında bir sakınca yoktur. Bu en tabii haklarıdır.
İslam Konferansı Örgütünün Kararı
Sperm bankaları hakkında İslam Konferansı Örgütü’nün kararı meselenin fıkhi hükmü açısından oldukça önemlidir. İslam Fıkıh Akademisi Meclisi, 11-16 Ekim 1986/8-13 Safer 1407 tarihleri arasında, Ürdün Haşimi Krallığı’nın başkenti Amman’da yaptığı üçüncü dönem toplantısında; “Tüp Bebek” diye bilinen sun’i döllenme konusunu görüşmüş; sunulan araştırmaları tetkik edip, uzmanların ve hekimlerin açıklamalarını dinledikten sonra şu hususları belirlemiştir;
Günümüzde bilinen yapay döllenme yolları şunlardır:
1- Kocanın sperminin, yabancı bir kadından alınan yumurta hücresiyle döllendirilmesi ve oluşan embriyonun karısının rahmine yerleştirilmesi.
2-Bir kadının yumurta hücresinin yabancı bir erkeğin spermi ile döllendirilmesiyle oluşan embriyonun bu kadının rahmine yerleştirilmesi.
3-Eşlerden alınan yumurta ve sperm hücrelerinin dışarıda döllenmesi ile oluşan embriyonun çocuğa hamile kalmaya gönüllü bir başka kadının rahmine yerleştirilmesi.
4-Yabancı bir erkeğin spermi ile yabancı bir kadının yumurtasının dışarıda döllenmesiyle oluşan embriyonun kadının rahmine yerleştirilmesi.
5-Kocanın spermi ile karısının yumurtasının dışarıda döllenmesiyle oluşan embriyonun kocanın diğer karısının rahmine yerleştirilmesi.
6-Kocanın spermi ile karısının yumurtası alınarak dışarıda döllenmesi ve oluşan embriyonun aynı kadının rahmine yerleştirilmesi.
7-Kocanın sperminin alınıp, karısının dölyatağı ya da rahminde uygun bir bölgeye bırakılarak iç döllenmenin sağlanması.
Bu hususlar ışığında Meclis şu karara varmıştır:
İlk beş yol özü itibariyle dini esaslara aykırılığı, nesep karışıklığı, annenin belirlenememesi gibi sakıncaları dolayısıyla kesin olarak haramdır. Akademi Meclisi, gerekli tüm tedbirlerin alınması şartını önemle vurgulayarak, ihtiyaç olduğu durumlarda altıncı ve yedinci metotlara başvurulmasında bir mahzur olmadığı görüşündedir.
Neden Haram?
Hz. Adem (as) dan başlayarak Hz. Peygamber Efendimize (s.a.v) kadar tüm peygamberlerin tebliğ ettiği İslam’ın ana hedeflerinden birisi de neslin muhafazasıdır. Muhafazadan maksat neslin sahih olarak devamıdır. Bunun için Allah (cc) insanın tabiatına çocuk sevgisini yerleştirmiştir. Başka şeyle yeri doldurulamaz bu duygudan dolayı insanlar her türlü fedakârlığa katlanmaktadır.
Sahih olmadan maksat ise ana-babanın belli olmasıdır. Her ümmet bu ilahi mesajı almış olduğu içindir ki Hz. Meryem Hz. İsa (as)’a hamile kalınca çevresinden çok tepki aldı. “Ey Harun’un kız kardeşi senin baban kötü birisi değil idi annende fahişe değildi” dediler. Hz. Meryem de “Keşke daha önce ölseydim de unutulup gitseydim” temennisinde bulundu.
Nesebin karışmadan sahih olarak devam etmesi için İslam çok sıkı tedbirler almıştır. Bu meyanda;
1-Zinayı ve zinaya zemin hazırlayan sebepleri haram kılmıştır.
2-Nikâh meşru kılınmış ancak kimin kiminle olduğu, kimin kimden olduğu bilinsin diye ilan edilmesi şart koşulmuş, gizli nikâh batıl sayılmıştır.
3-Boşanan kadın ikinci bir evlilik yapmadan önce, hamile olup olmadığı iyice anlaşılsın diye, iddet müddeti farz kılınmıştır. “Allah (cc) rahimlerindeki yarattıkları şeyi gizlemesinler” buyurmuştur.
4-Babası belli olmayanların imamlığı hoş görülmeyerek nesep bozulmalarına karşı kontrol oluşturulmuştur.
Günümüzde geliştirilen hamilelik yöntemlerinden bazılarında anne - taşıyıcı annelikte olduğu gibi- bazılarında da baba meçhul kalmaktadır. Özellikle sperm bankacılığında baba asla bilinmemektedir.
Babanın Kimliği Bilinirse Sperm Bankacılığı Caiz Olur Mu?
Olmaz. Çünkü ortada bir nikâh yoktur, aile yoktur. Aile sağlıklı toplumun temelidir. Baba sadece sperm veren kişi değildir. Ailenin himayesi, bakımı, eğitimi, şefkati, merhameti… babanın omuzlarındadır. Bankadan alınan sperm ile kurulan bir ailede baba ayağı yoktur, dolayısıyla ailede çökmüştür.
SONUÇ OLARAK;
Evli olsun ya da olmasın, bir kadının sperm bankasından aldığı spermle hamile kalması kesinlikle caiz değildir, haramdır. Çünkü İslam dininin 5 temel prensibi “Dini muhafaza, nefsi muhafaza, nesli muhafaza, malı muhafaza ve aklı muhafazadır.”
Nesebin devamı ve korunması için sıkı tedbirler alan, kurallar koyan İslam dininde sperm bankacılığına cevaz verilmesi mümkün değildir.
BİLKA'nın hazırlamış olduğu "Sperm Bankası Raporu"nu buraya tıklayıp indirebilirsiniz.
http://www2.bilka.org.tr/page.asp?id=151İlgili Aramalar:
https://m.facebook.com/Kocam-kısır-diyen-bayan-eklesin-1863228740610524/?ref=bookmarks
YanıtlaSil