Biten ilişkilerde taraflardan biri hâlâ seviyorsa, hâlâ aşıksa, gidenin mutlaka geri dönmesini ister. İçinde hep bir umut besler, geri döneceğini ve her şeyin kaldığı yerden devam edeceğini düşünür. Oysa ilişkiyi bitişe götüren sebepler ortadan kalkmadan, terk eden kişi geri dönse bile hiçbir şey eskisi gibi olamaz.
Burada en önemli soru, “Neden terk etti?” sorusudur. Aşkı, sevgisi bitti diye gitmişse bu durumda zaten dönse bile yapacak hiçbir şey yoktur. O dönüşün sebebi sadece geçmişte biriktirilen anıların özlemi, alışkanlık ve elbette ten çekimidir. Yani bu tür dönüşlerde birkaç kez sevişilir, sonra yine giden gider, kalan kalır.
Bitiş sebebi, kıskançlığa, güvensizliğe dayanıyorsa, buna neden olan etkenler ortadan kalkmadan yaşanacak bir dönüş, yine hüsranla son bulacaktır. Kadınların en büyük özelliği yaşadıkları şeyi kolay kolay unutamamalarıdır. İşte bu nedenle, aynı defter bir daha açılacak ve her kavgada konu dönüp dolaşıp bu meseleye gelecektir.
Örneğin kadın randevuya geciken erkeğe “Neden geciktin?” diye hesap soracağı yerde, “Yoksa biriyle mi beraberdin?” diye garip bir soru soracak bu da yeniden kavgaya neden olacaktır.
Peki ilişkilerde beyaz bir sayfa açmak mümkün mü? Evet, mümkün. Ancak bunun olabilmesi için her iki tarafın da eşit çaba sarfetmesi gerekiyor. Geçmişteki meseleleri her seferinde tekrar gündeme getirmemek, ilişkiye yeni bir şans verildiğinin bilincinde olmak şart. Madem ‘yeniden’ diyorsunuz öyleyse siz de kendinizi yenilemelisiniz.
Geçmişteki olayın hatırlanmasını tetikleyecek davranışlardan da uzak durmalısınız. Örneğin daha önce aranızdaki en büyük kavga sebebi, telefonun kapalı olması ya da arandığında cevap vermemesiyse, bunu yapmamaya çalışacaksınız. Geçmişte birbirinizin arkadaşlarıyla ilgili problemler yaşadıysanız ya artık o arkadaşlarla görüşmeyeceksiniz ya da ona görşebileceğinizi kabul ettireceksiniz.
Sanılıyor ki; ayrılıp barışmalar, ilişkiyi besler... Yanılıyorsunuz hanımlar, beyler, zırt pırt ayrılıkla ilişkinizi bitişe götürür. Öncelikle artık ayrılmanın önemi kalmaz. Taraflar birbirine “Nasıl olsa geri dönecek” gözüyle bakıp ayrıldığını ciddiye bile almaz. İlişkinizde tabii ki tartışacaksınız, fikir ayrılıkları yaşayacaksınız.
Ama tartışmaların sonucunu ayrılmayla bitirmemelisiniz. Ayrılacaksanız da tam ayrılmalısınız yani iki gün sonra, hatta iki saat sonra arayıp vazgeçmeyeceksiniz. Dargınlık ile ayrılığı da aynı kefeye koymayın. Sevgilinizin sizi üzen bir davranışı üzerine ona bir süreliğine dargın kalabilirsiniz. Ama bu ayrılık demek değildir, özür dileyince geçecek bir şeydir. Bunu da birbirine karıştırmayın.
İlişkiler, siz var oldukça devam eder. Bu var oluş da tüm benliğinizle olmalıdır. Kendinizi ilişkiye adamalısınız. Kendinizi sevgilinize ait hissetmelisiniz. Böyle davrandığınız takdirde ayrılmanız da mümkün değildir. Küçük tartışmalar da ilişkinin cilveleri olarak kalır. Bu arada, unutmayalım, sadakat şart. Sadakat yoksa, benim bu söylediklerimin de geçerliliği yoktur.
Mehmet Coşkundeniz
mehmet.coskundeniz@posta.com.tr
http://www.posta.com.tr
İlgili Aramalar:
güzel yazı güzel resimler :>)
YanıtlaSil