0
Atatürk 8 çocuk evlatlık edinmiş, bunlardan bazılarının hayatı acıklı sonla bitmiş. Zehra intihar etmiş, Nebile hastalıklarla boğuşmuş Atatürk' ün ölümünü haber alınca yatalak olmuş birdahada düzelmemiş bir başka evlatlığı Bülent hanım Hristiyan bir gençle gönül ilişkisi kurduğunu öğrenen Atatürk köşkle ve evlatlık olarak ilişkisini kesmiş, Ülkü Adatepe ise 1 Ağustos 2012 Çarşamba günü geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. 

 İşte Atatürk' ün evlatlıklarının hayatından kareler
Ülkü Adatepe kimdi?
Ülkü Adatepe, Çarşamba günü akşam saatlerinde geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Ülkü Adatepe kimdi?
Cuma günü ikindi namazının ardından da İstanbul'da toprağa verildi. Adatepe sıradan bir isim değildi. 80 yaşındaki Ülkü Adatepe, Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızıydı. Atatürk'ün manevi evlatları arasında günümüze ulaşabilmiş tek isim de Ülkü Adatepe'ydi.

Atatürk, Abdurrahim Tunçak, Zehra, Rukiye, Nebile, Sabiha Gökçen, Afet İnan, Bülent Hanım ve Ülkü isimli çocukları evlat edinmişti.
Bu çocuklardan Zehra eğitim için gönderildiği Avrupa'da intihar etmiş, Nebile de Atatürk'ün vefatından kısa bir süre sonra hayatın kaybetmişti. Bülent Hanım ise yanlış bir kişiye aşık olmanın bedelini evlatlıktan çıkartılarak ödemişti. Abdurrahim Tunçak, Sabiha Gökçen, Afet İnan ve hiç tartışmasız daha sonra Adatepe soyadını alacak olan Ülkü, Atatürk'ün hayatında derin izler bırakacaktı. Özellikle Ülkü, Atatürk'ün son yıllarında neredeyse tek eğlencesi olacaktı.

 

ANNESİ DE EVLATLIKTI


İsterseniz önce Atatürk'ün küçük Ülkü'süne büyüteç tutalım, daha sonra da diğer manevi evlatlarını tanımaya çalışalım. Ülkü'nün Atatürk ile bağlantısı aslında dünyaya gelmeden çok önce başlamıştı. Ülkü'nün annesi Vasfiye, Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım tarafından daha beş-altı yaşlarındayken evlat edinilmişti. Kimsesiz Vasfiye, Selanik'te Zübeyde Hanım'ın dizi dibinde büyümüş, kaderi Atatürk'ün ailesi ile özdeşleşmişti.

Uzun yıllar Selanik'te yaşayan aile daha sonra İstanbul'a taşınmış, tarihi olayların seyri içinde önce Ankara'ya, daha sonra da İzmir'e yerleşmişlerdi. Vasfiye bu yıllarda hep Zübeyde Hanım'ın idare ve kontrolündeydi. Zübeyde Hanım vefat edince de Vasfiye, Atatürk'ün kardeşi Makbule Atadan'ın yanına gitmişti. İşte ne olduysa tam bu sırada olmuş ve gelinlik çağa gelen Vasfiye aniden sırra kadem basmıştı.

Vasfiye, Makbule Atadan'dan izin almadan evlenmiş ve ailenin himayesinden çıkmıştı. Atatürk ve ailesi yıllar boyunca Vasfiye'den bir haber alamamıştı. Ta ki bir gün Vasfiye Dolmabahçe Sarayı'nın kapısını çalana kadar. Vasfiye evlenmişti ama bu beraberlikte aradığı mutluluğu bulamamış, ağır işlerde çalışmak zorunda kalmış, mutsuz olmuştu.


Vasfiye bu duygularla Dolmabahçe Sarayı'na gitmeyi akıl etmiş, Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas'la görüşmüş ve nihayetinde durumdan Atatürk haberdar olmuştu. Atatürk hemen Vasfiye'yi yanına almış, sarayda bir görev verilmesini sağlamıştı. Bir müddet sonra da Vasfiye'yi Ankara'da Devlet Demiryolları İdaresi'nden Tahsin Çukuroğlu ile evlendirmişti. İşte bu evlilikten Ülkü dünyaya gelmişti. Vasfiye'nin doğum yaptığını öğrenen Atatürk, minik bebeğe Ülkü ismini vermişti. Doğumundan iki ay sonra bebeği gören Atatürk çok duygulanmış, Vasfiye'nin evine 100 lira mama parası yollamıştı.

Atatürk, Ülkü bebeği ikinci defa dört ay sonra görmüş, yeni yeni hareketlenmeye başlayan küçük Ülkü türlü oyunlarla Atatürk'ün büyük sevgisini kazanmıştı. Vasfiye ve eşi Atatürk Orman Çiftiği'nde bir lojmanda oturuyorlar, Vasfiye ise Çankaya Köşkü'nde çalışıyordu. Atatürk hemen her gün Ülkü'yü görmek istiyor, onunla gayet güzel vakit geçiriyordu.

Bir müddet sonra İstanbul'a giden Atatürk, bir gün haber yollamış, Vasfiye'nin kocasından izin almasını ve Ülkü'yle birlikte yanına gelmesini istemişti. Atatürk ile Ülkü bu seyahatin ardından artık birbirlerinden ayrılamaz olmuşlardı.
Uşağı Cemal Granda'nın anılarında anlattığına göre Atatürk kucakta çocuk sevmez ve 'Anlamı olmayan şeylerin kendisini ilgilendirmediğini' söylermiş. Ancak konuşmaya, yürümeye başlayan Ülkü, Atatürk'ün içindeki çocuk özlemini gideren bir niteliğe bürünmüş. Atatürk, 'Bu çocuğu kendi ellerimle yetiştirmek isterim' diyerek Ülkü'ye olan özel ilgisini de belirtmiş.


'ATATÜRKÇÜĞÜM' DİYE SESLENİRDİ

Dolmabahçe Sarayı'nda Ülkü, Atatürk'e her istediğini yaptırır, "Atatürk'üm seni özledim, gel yanıma" diye seslenirmiş. Cemal Granda bu gibi durumlarda Atatürk'ün işini-gücünü bırakıp Ülkü ile oynadığını anlatıyor, 'Atatürk'ün Uşağı İdim' başlıklı kitabında. Granda'nın anlatımına göre bir gün Atatürk'ün bahçede çimenler üzerinde oturduğunu gören Ülkü koşa koşa gelmiş, "Kalk Atatürkçüğüm, çimenlere oturma, hasta olacaksın"  diye seslenmişti. Bu içten söyleyiş Atatürk'ün çok hoşuna gitmiş "Ne hassas çocuk, kim olduğumu bilmeden beni nasıl da düşünüyor" demişti.

Atatürk'ün Ülkü ile ilişkisi baba-kız, dede-torun çizgisinde yürüyordu. Ülkü Atatürk'ün her şeyiyle ilgilenir, kravatını düzeltir, yakasına çiçek takar, terliklerini taşır, ayakkabılarının tozunu alırdı. Atatürk'te Ülkü'ye zaman zaman Zeybek oynatırmış. Atatürk, Ülkü'nün sadece bir isteğini, 'artist' olma talebini, daha çok küçük olduğu gerekçesiyle geriye çevirmiş. Beş yaşında 'paratifo' hastalığına yakalanan Ülkü'yü her gün ziyaret eden Atatürk, doktorları "Bu çocuğa bir şey olursa ben yaşayamam" diyerek sık sık uyarmış.


10 Kasım 1938'de hayatını kaybeden Atatürk, Ülkü ile son defa Cumhuriyet Bayramı öncesinde görüşmüş. Ülkü'nün Cumhuriyet Bayramı'nı Ankara'da geçirmesi isteyen Atatürk, Ülkü'nün durumu ile ilgilenmeye devam etmiş ve her gün telefonla bilgi almış. Vasiyetinde manevi evlatlarına maaş bağlanmasını isteyen Atatürk, çok değer verdiği bu minik kızı da unutmamış ve 200 lira aylık bağlanmasını istemiş. 1957 yılında bu rakam güncellenerek 400 liraya yükseltilmiş. Başından üç evlilik geçen Ülkü'nün bu evliliklerden iki çocuğu oldu. Ülkü Adatepe en son CHP'den aylığının yükseltilmesi talebi ile gündeme gelmiş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk'ün manevi kızının bu talebini partisinin grup toplantısında dile getirmişti.

İLK MANEVİ EVLADI ABDURRAHİM TUNÇAK'TI


1997'de hayatını kaybeden Abdurrahim Tunçak çok küçük yaşlardan itibaren Atatürk'ün yanındaydı. Atatürk'le ilgili kitaplarda sekiz yaşında evlat edinildiği belirtilse de Tunçak'ın çocukları babalarının üç yaşında sünnet olduğu dönemde bile Atatürk'ün yanında olduğunu söylüyor. Diyarbakır'da evlat edinildiği söylenen Tunçak, Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım ve kızkardeşi Makbule Atadan tarafından büyütülüyor. Zübeyde Hanım'ın vefatının ardından Abdurrahim Tunçak'ın eğitimi İzmir'de devam ediyor ve Atatürk'ün kayınbabası Muammer Uşaklıgil bu işe nezaret ediyor. Daha sonra yurtdışına gönderilen Tunçak mühendis olarak yurda dönüyor.
Atatürk'ün ölümüne kadar Çankaya Köşkü ve Dolmabahçe Sarayı'nda yaşayan Tunçak, Atatürk'ün manevi çocukları tarafından 'Ağabey' diye anılıyor. Atatürk'ün Anıtkabir'de toprağa verilmesi sırasında defin işleminde yeralan on kişiden birisi de Abdurrahim Tunçak. Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Atadan, Abdurrahim Tunçak'ı evlat edinmek istemiş. Böylece mirasını Tunçak'a bırakmaya çalışan Atadan'ın talebi aradaki yaş farkının az olmasından dolayı kabul edilmemiş. Atadan da bunu üzerine Tunçak'ın karısını evlat edinerek malının Tunçak ailesine geçmesini sağlamış.

Hayatını büyük bir sessizlikle geçiren Abdurrahim Tunçak adına şimdi Ankara'da Başkent Üniversitesi bünyesinde Abdurrahim Tunçak Atatürk Müzesi faaliyet gösteriyor. Atatürk'ün ailesinin özel eşyaları, Zübeyde Hanım'ın Kur'an-ı Kerim'i, seccadesi Tunçak'a miras kalıyor. Bu eserler Tunçak ailesi tarafından müzeye bağışlanmış ve halâ sergileniyor.

FRANSA'DA İNTİHAR ETTİ


Atatürk'ün manevi evlatlarından birisi de Zehra Mehmet'ti. Atatürk bu kızı Dar'ül Eytam'da (Yetimler Yurdu) görmüş ve evlat edinmişti. Zehra'nın eğitimiyle bizzat Atatürk ilgilenmiş, Arnavutköy Kız Koleji'ne göndermişti. Daha sonra onu da Sabiha Gökçen gibi pilot yapmak istemişti. Ancak Zehra pilotlukta başarılı olamadı. Atatürk bu defa Zehra'yı eğitimini tamamlaması için İngiltere'ye, Londra'ya göndermişti. Ancak Zehra, Londra'da memleket özlemine dayanamamış, okulunda da başarılı olamamıştı. Atatürk'ün izniyle Türkiye'ye geri dönmeye karar vermişti.
Zehra, Londra'dan yanında o dönemin Londra Büyükelçi Fethi Okyar'ın refakatinde Türkiye'ye dönüyordu. Paris Ekspresi'nde başlayan yolculuk büyük bir trajedi ile son bulacaktı. Zehra, Amiens Gölü'nün bulunduğu bölgede Okyar'ın yanından 'midem bulanıyor' diye ayrılacak ve kendisini suya atacaktı.

Zehra'nın ölümünü öğrenen Atatürk, olayın gizli kalması için genel sekreteri Hasan Rıza Soyak'a talimat vermiş, ancak olay kısa sürede Fransız gazetelerine intikal etmişti. Gazeteler Zehra'nın ölümünü, "Atatürk'ün kızı intihar etti" başlığıyla dünya kamuoyuna duyurmuştu. Zehra'nın ölümü günlerce konuşulmuş, adeta o günün Türkiye'sinin tek gündem maddesi olmuştu. Fransa'nın cenazeyi büyük bir törenle Türkiye'ye göndermek istemesi engellenmiş, cenaze Piyer Loti Vapuru ile İstanbul'a getirilmiş ve Maçka Mezarlığı'na toprağa verilmişti.

Atatürk'ün bir diğer manevi kızı Nebile de Zehra gibi talihsizdi. Atatürk'ün lise yıllarında evlatlığa aldığı Nebile hastalıkların pençesinden kurtulamamıştı. Bizzat Atatürk'ün evlendirdiği Nebile ilk eşinden boşanmış, ikinci evliliğini yaptıktan kısa bir süre sonra hayata veda etmişti. Hasta olan Nebile, Atatürk'ün ölümünü haber aldıktan sonra yatalak olmuş ve bir daha ayağa kalkamamıştı.

Manevi evlatlardan Bülent Hanım ise Ertuğrul Yatı'nın kaptanının kız kardeşiydi. Bülent Hanım güzelliği ve zerafetiyle ünlüydü. Selanikli olan Bülent Hanım'a Atatürk büyük ilgi gösteriyordu. Ancak Bülent Hanım'ın Hıristiyan bir gençle gönül ilişkisi olmuştu ve Atatürk bu olayı haber alınca Köşk'le ilişkisi kesilmişti. 

HABER: TUNCAY OPÇİN - BUGÜN GAZETESİ
 kaynak: http://gundem.bugun.com.tr/ulku-adatepe-kimdi-201067-haberi.aspx
İlgili Aramalar:

Yorum Gönder Blogger

DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(

 
Top